Kategori: Kişisel Gelişim

Sakinliğin Gücü üzerine bir inceleme

Son günler çok fırtınalı geçtiği için mi bilemiyorum, aşağıdaki görsele denk gelince takıldım kaldım. 1-2 dk filan da değil, 2 saat civarı hemde. Sonra araştırdıkça, derine indikçe aşağıdaki yazı ortaya çıktı.

 

Hayat, en beklenmedik anlarda karşımıza çıkan zorluklarla dolu bir yolculuk aslında. Bazen hiç ummadığımız bir anda, fırtınalar kopabilir; beklenmedik olaylar zihnimizi ve ruhumuzu zorlayabilir. Bu tür durumlar, çoğu insan için bir test niteliğindedir. Kimileri bu fırtınalar karşısında savrulup gitse de, kimileri sarsılmaz bir dağ gibi dimdik ayakta kalmayı başarır. Peki, bu sakin kalma yetisi nedir? Nasıl geliştirilebilir ve bu gücü nasıl daha etkili kullanabiliriz?

Devamı …

Kidlin Yasası: Başarısızlıktan Öğrenme Sanatı

Hayatta bazı gerçekler var ki onları göz ardı etmek mümkün değil. Bunlardan biri de başarısızlıkların, başarılar kadar değerli olduğudur. Bu fikri mükemmel bir şekilde özetleyen Kidlin Yasası, “Başarısızlık, başarıya giden en kısa yoldur” der. Peki, bu yasa ne anlama geliyor ve hayatımıza nasıl uygulanabilir?

Başarısızlık ve Başarı Arasındaki İnce Çizgi

Bir kitabın önsözü gibi, başarısızlıklar da hayatımızın önemli bölümlerini oluşturur. Kidlin Yasası’nı anlamak için öncelikle başarısızlığın ne olduğunu ve nasıl bir değer taşıdığını kavramak gerekiyor. Çoğumuz başarısızlığı, hedeflerimize ulaşamamak ya da hayal kırıklığı olarak tanımlarız. Ancak Kidlin Yasası, başarısızlığı bu olumsuz anlamından çıkarıp, bir öğrenme ve gelişim fırsatı olarak görmemizi sağlar.

Bir metafor üzerinden gidelim: Başarısızlıkları hayatın denizinde karşılaştığımız fırtınalar olarak düşünün. Geminizi güvenle limana ulaştırmak için bu fırtınaları aşmanız gerekir. Fırtınalar, denizcilik becerilerinizi geliştirir, sizi daha güçlü ve dirençli kılar. Aynı şekilde, başarısızlıklar da hayat yolculuğunuzda sizi daha donanımlı hale getirir. Devamı …

Unutulmayan Liderler ve Liderin sahip olması gereken temel özellikler

İş hayatında unutmadığımız, davranışlarına “vay be” dediğimiz fark yaratan liderler vardır.

Şu 3 özelliğin istisnasız hepsinde olduğunu gördüm:

1- Başarısızlığın ne demek olduğunu bilirler

Bundan dolayı da ekibinde bir başarısızlık olduğunda insanca bir yaklaşım sergilerler, diktatörce değil.

2- Hangi hedefin gerçekçi ve işe yarar, hangi hedefinse göstermelik olduğunu bilirler

O yüzden üst yönetimden gelen her şeyi sorgusuz sualsiz kabul etmezler. Böylece hem ekibi anlamsız bir iş yüküne boğmazlar, hem de yönetimi doğru yönlendirip şirket için katma değeri daha yüksek işler yapılmasını sağlarlar.

Devamı …

Hayatınızı Değiştirecek 10 alışkanlık

  1. Güne erken başlamak ve bir sabah rutini oluşturmak, gününüzü daha organize ve verimli hale getirebilir.
  2. Her gün biraz zaman ayırarak kitap okuma alışkanlığı edinmek, sürekli öğrenmeyi ve kişisel gelişimi teşvik eder.
  3. Dengeli ve sağlıklı beslenmek, enerjinizi artırır, zihinsel sağlığınıza katkı sağlar ve genel yaşam kalitenizi yükseltir.
  4. Düzenli egzersiz yapmak, hem fiziksel hem de zihinsel sağlığınızı güçlendirir.
  5. Meditasyon ve mindfulness farkındalık egzersizleri, stresle başa çıkmanıza yardımcı olabilir ve içsel huzuru artırabilir.
  6. Belirli hedefler belirlemek ve bu hedeflere ulaşmak için planlama yapmak, motivasyonunuzu artırır.
  7. Aile, arkadaşlar ve iş ilişkilerine zaman ayırmak, sosyal bağlantıları güçlendirmenin önemini vurgular.
  8. Günlük tutmak, duygusal ifade, hedefleri gözden geçirme ve kişisel büyümeye katkıda bulunabilir.
  9. Teknoloji kullanımını sınırlamak, dijital bağımlılığı azaltır ve gerçek dünyaya daha fazla odaklanmanıza yardımcı olur.
  10. Her gün biraz gülme ve olumlu düşünce pratiği, stresi azaltır, ruh halinizi iyileştirir ve genel yaşam keyfinizi artırır.

Devamı …

PUKÖ/PDCA Döngüsü: Sürekli İyileme ve Etkili Yönetim Felsefesi

PUKÖ döngüsü, iş süreçlerini yönetmek, sürekli iyilemeyi teşvik etmek ve kalite yönetimini geliştirmek için kullanılan bir yönetim metodolojisidir. İngilizce kökenli “PDCA” akronimi, Plan (Planla), Do (Yap), Check (Kontrol Et), Act (Öğren) adımlarını temsil eder. Bu döngü, Japon kalite uzmanı ve yönetim danışmanı Dr. W. Edwards Deming’in çalışmaları üzerine dayanır.

Devamı …

2023 yılı içinde okuduklarım (challange)

Daha önce de ŞURADA 2020 yılı için kendime hedef koymuş ve kendimi her fırsatta okumaya zorlamıştım. Bu sene de (2023) kendime benzer bir hedef koymaya karar vererek, 20 kitap/yıl okuma sözü verdim. Her geçen gün üzerimde baskı artsa da bu yolculuğun bana çok iyi geldiğini söyleyebilirim. Farklı bakış açılarını yakalıyor olmak çok keyifli gerçekten. Herkesin belli bir planda varmak istediği noktaya dair kendi ile ilgili gördüğü kitapları okuması; geçtiği/geçeceği dikenli yollarda tam olarak ayağını nereye basmasu gerekeceği konusunda hazırlıklı olmasını sağlayabiliyor.

Devamı …

SWOT mu TOWS mu?

SWOT analizi, bir işletmenin güçlerini, zayıflıklarını, fırsatlarını ve tehditlerini değerlendirmeye yarayan bir yöntemdir. Bir işletmenin mevcut durumunu ve gelecekteki hedeflerine ulaşmak için hangi yöntemlerin kullanılacağını belirlemeyi amaçlar. İşletmenin performansı üzerinde büyük etkisi olabilecek çok çeşitli faktörlerin değerlendirilmesine yardımcı olan bir analiz aracıdır.

SWOT, “Strengths” (güçler), “Weaknesses” (zayıflıklar), “Opportunities” (fırsatlar) ve “Threats” (tehditler) kelimelerinin ilk harflerinden oluşur.

Devamı …

Mükemmellik Alışkanlıktır

Sürekli yaptığımız şey neyse, biz o’yuz. O halde, mükemmellik bir eylem değil, bir alışkanlıktır… Bu alıntıyı tumblr için bir yerden alıntılamıştım. Nereden aldığıma dair not almamışım. Tumblr’ın akıbeti bu aralar biraz flu malumunuz. Haliyle buraya dahil etmeye karar verdim. Keyifle okumanızı dilerim.

“Günaydın!”

O sabah yarı uykulu halimden sıyrıldım birden ve etrafıma bakındım. Benden başka kimse yoktu ve hiç tanımadığım biri bana gülerek günaydın diyordu. Hem de bir Cumartesi sabah 6:30’da. Alışkın olmadığımdan olsa gerek, biraz şaşırdım. Ben İstanbul’da hafta sonunda, sabahın erken bir saatinde dışarı çıktığımda genellikle sokaklarda kimse olmaz, olsa da zaten bir tatil gününde o kadar erken kalkmış olmaktan dolayı canı sıkkın olur.Sonuç olarak gülümseyen bir yüz ve “Günaydın” diyen enerjik bir ses duyma şansım neredeyse yok gibidir. Eğer siz o enerjik ve çevreye neşe saçan insanlardansanız, ne mutlu bir azınlıktansınız, bir bilseniz…

Devamı …

2020 yılı içinde Okuduklarım

Kendime yıllık kitap okuma hedefi koymuştum yılın başında. Yılda en az 12 kitap okuyacağım demiştim. Fakat yaşadığım rahatsızlık sebebiyle 1-1,5 ay kadar istemeyerek zaman kaybettim. Şu korona yasaklarının olduğu günlerinde evde otururken rahat rahat okuyamamak adına gerçekten çok üzgünüm. Her şeye rağmen bu içsel rekabeti sürdürmek ve kendimi motive etmek adına buradan da yazmış olayım, düzenli okuduklarımı paylaşacağım. Genelde roman, hikayelerden ziyade Ekonomi, İktisat, Biyografi ve Tarih gibi çoğuna sıkıcı gelen konularla alakalı oluyor okuduklarım. Ama en güzeli bu konular üzerine sadece okumak değil, düşünmekte beni oldukça mutlu ediyor.

Devamı …

Fırtına çıktığında nasıl uyuyabilirim?

Bir çiftçi, fırtınası bol bir tepede bir çiftlik satın almıştı. İlk işi bir yardımcı aramak oldu ama ne yakınındaki, ne de uzaktaki köylerden hiç kimse onunla çalışmak istemiyordu. Çalışmak için müracaat edenlerin çoğu da çiftliğin yerini görünce, çalışmaktan vazgeçiyor;
– “Burası pek fırtınalıdır, siz de burada oturmaktan vazgeçseniz iyi olur” diyorlardı…

Nihayet, çelimsiz, orta yaşlı bir adam işi kabul etti.Çiftlik sahibi, adama; “Çiftlik işlerinden anlar mısın?” diye sordu.
“Sayılır” dedi adam, “Fırtına çıktığında uyuyabilirim.”

Devamı …

Köpekbalığı Teorisi

İki tür stres vardır: yapıcı stres (Eustress: cesaretlendirici ve teşvik edici stres türü) ve yıkıcı stres (Distress: fizyolojik ve psikolojik olarak zarar verici stres türü). Yapıcı stres gereklidir; bizi canlı ve dinç tutar. Yıkıcı stres ise psikolojik ve fizyolojik etkileri negatif olan strestir.

Japonlar taze balığı hep çok sevmişlerdir. Fakat, Japonya sahillerinde bol balık bulmak mümkün olmamaktadır. Balıkçılar, Japon nüfusu doyurabilmek için, daha büyük tekneler yaptırıp daha uzaklara açılabilmişlerdir. Balık için uzaklara gidildikçe, geri dönmesi de daha çok vakit alır olmuştur. Dönüş bir iki günden daha uzarsa, tutulan balıkların da tazeliği kaybolmaktadır. Japonlar tazeliği kaybolmuş balığın lezzetini sevmemişlerdir. Bu problemi çözebilmek için, balıkçılar teknelerine soğuk hava depoları kurdurmuşlardır. Böylece, istedikleri kadar uzağa gidip tuttuklarını da soğuk hava deposunda dondurulmuş olarak saklayabileceklerdir. Ancak, Japon halkı taze ile donmuş balık arasındaki lezzet farkını hissedebilmekte ve donmuş olanlara fazla para ödemek istememektedirler. Balıkçılar bu defa teknelerine balık akvaryumları yaptırmışlardır. Balıklar içeride biraz fazla sıkışacaklar; hatta birbirlerine çarpa çarpa biraz aptallaşacaklar; ama yine de canlı kalabileceklerdir. Japon halkı canlı olmasına rağmen bu balıkların da lezzet farkını anlayabilmektedirler. Hareketsiz ve uyuşmuş vaziyette günlerce yol gelen balığın, canlı, diri ve hareketli taze balığa göre lezzeti yine etkilenmiştir.

Balıkçılar nasıl olacak da Japonya’ya taze ve lezzetli balığı getirebileceklerdir?

Devamı …

Gösterişçi Tüketim

Birkaç zamandır takip ettiğim didemblog.com‘un yazarı/seyyahı Didem hanımın sosyal medya duvarında; Ben Tarnoff’un The Guardian’da yayımlanan sosyolog Thorstein Veblen ile alakalı makalesinden kısaltılarak paylaştığı bir alıntıya denk geldim. Sıradan bir alıntı gibi dursa da makaleyi okudukça Thorstein Veblen’in ilgi çeken bakış açılarının bir süre sonra dünyayı kasıp kavuracağını düşünüyorum. Sayfanın en altında kendisine dair linkleri/kaynakları paylaşıyor olacağım;

Devamı …

Bushido felsefesi

Felsefesini tam olarak anlamamız ne yazık ki mümkün değil. Felsefeyi tam olarak anlayabilmek için kültürel geçmişinin de genetik kodlarımıza işlenmiş olması, küçük yaşlardan itibaren belli bir hayat görüşü ile yetiştirilmiş olmamız gerektiğini düşünüyorum. Hele ki Ortadoğu dinamizminde yetişen bir vatandaşın, Uzak doğu disiplinlerini anlaması o sebeple çok mümkün ve olası gelmiyor bana.

Oğlumu ahlaki olarak doğru yetiştirebilmek için yıllardır izlediğim bir sürecin son çıkış noktası aslında Bushido. Yüzeysel olarak temel başlıklarını, yani; Gi (Dürüstlük ve Adalet), Yu (Destansı Cesaret), Jin (Merhamet), Rei (Kibarlık-Nezaket), Makato (Katıksız İçtenlik), Meiyo (Şeref) ve Chu (Görev ve Sadakat) ‘dan kısaca birer cümle ile bilgi vereceğim. Bu noktadan daha derini, oğlumu ve bizi değil, kültürün gençlerini ilgilendirdiği için sadece genel kültür amaçlı bahsedeceğim.

Devamı …

Beyin yakan soru ve cevabı

Beyin yoran (yada yakan) soruları çok severim. Ve ne yazık ki çok zamanımı da alır (yaş kemale erdi sonuçta). Sayılar arasında ilişki kurmak, hatta bunları genarete eden uygulamacıklar haline getirmek bana çok keyif verir. Az sonra aşağıda paylaşacağım soruyu da geçtiğimiz aylarda bir arkadaşım -cevabını bulamadığı için-  sormuş ve bu sebeple de birkaç saatimi çalmıştı. Sonuca ulaşınca harcadığım zamana acımış ve kendime çok kızmıştım. Eminim çok daha kısa sürede çözecek arkadaşlar olacaktır.

Cevabı hemen paylaşmayacak ama yazdığım (C#) ve sonucu genarete eden uygulamayı aşağıda paylaşıyor olacağım. Tabi cevapla birlikte kısa bir süre içinde uygulamanın kodlarını da paylaşıyor olacağım.

Devamı …

Soygun!

Uzun uzun tartışabildiğim bir dostum beğenmiş bana göndermiş, çok beğendim. Sosyal medyada bir yerlerden bulmuştur eminim. Sitem de paylaşacak kadar beğendim, bu soygun hikayesini okumanızı önerim.

Çin’in Guangzhou kentinde bir banka soygunu… Soygunculardan biri bankadakilere bağırır: “Kımıldamayın! Para devletindir, ama hayatınız sizindir.”

Herkes sessizce yatar… Bunun adı “Zihin Değiştirme Kavramı”dır.

Devamı …

Beyninizi geliştirmenin ve canlı tutmanın ayrıntıları

Sözcü kaynaklı, kisiselbasari tarafından alıntılanmış güzel bir yazı. Sık kullanılanlara eklemek yerine burada paylaşmak istedim.

Prof. Dr. Nevzat Tarhan, beyninizi geliştirmenin ve onu canlı tutmanın ayrıntılarını anlattı: “Beyninizin kontrolünü sık sık yapın, onu besleyin” diyor Prof. Dr. Nevzat Tarhan. “Dinazorların tükenme nedeni fazla zırhları, az beyinleri idi. Bilgi çağında hakimiyet kol gücünün değil beyin gücünün eline geçti. O halde beynimizi doğru kullanmalıyız” diye de ekliyor.

Peki nasıl doğru kullanacağız, nasıl geliştireceğiz beynimizi?

Devamı …

Top